- Kerim TOKSÖZ yazdı: Dünyanın en güzel şehrinde yaşıyoruz ama bu cennet vatanın kıymetini bilmiyoruz. Öyle bir şehirde yaşıyoruz ki, bu şehrin de değerini bilmiyoruz. Tarihi ve doğası ile Avrupa insanını bile cezdeden Alanyamızın değerini biz bilmiyoruz ki, bu şehre hizmet edenlerin kıymetini bilip, onları takdir edelim. Aslında bu şehre hizmet edenler, bizden çok şey istemiyor ki. Biz sadece onlara bir kuru teşekkür bile etsek onları onure edebilir. gönüllerini de alabiliriz kolayca. Ama bunu da yapacak çok insan var ama yapmak isteyen insan yok. Alanya Hamdullah Emin Paşa (HEP) Üniversitesi'nde olduğu gibi. Çünkü Alanya HEP Üniversitesi'nde vefayı bilen insan yok. Vefanın sadece İstanbul'da bir semt ismi olduğunu biliyorlar ama vefanın insan için çok şey olduğunu bilmiyor, farkına bile varamadılar. Alanya HEP Üniversitesi'ni kurmak elbette kolay değil ama üniversiteyi tutmak da her babayiğidin harcı değil. Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu'nun bu üniversitenin kuruluşunda emeklerini inkar edemeyiz. Bakan Bey'e bu anlamda teşekkür etmeliyiz. Şehirlerde vakıf üniversitelerini ayakta tutmak da her insanın harcı değil. Bakanımıza üniversiteyi kurduğu için teşekkür ediyorum ama üniversitesi maddi yönden ayakta tutan Alanyamızın bir evladı var. Eğer Alanyamızda o eğitim aşığı olmasaydı bugün vakıf üniversitesinde bir çok öğretim görevlisi kalmayacak, belki de o üniversitenin kapısına kilit vurulacaktı. O yeri geldi kapı kapı dolaşıp, üniversitenin para sorununu çözdü, üniversitedeki görevlilerin maaşlarını ödedi, yeri geldi kredi çekip, o üniversitenin finansman problemini halletti. Öyle bir zaman geldi ki, para bulamadı, bankalarda aile şirketine ait hesaptan öğretim görevlilerinin maaşlarını ödedi, Alanya'da vakıf üniversitesinde para krizi var dedirtmedi. Gün geldi elini, gün geldi vücudunu Alanya eğitimi için taşın ortaya koydu. Herkes vakıf üniversitesinin kapısından bile içeri girmek istemezken o maddi imkansızlıklarla boğuşan AHEP'in elinden tuttu, kendi çocuğunun elinden tutarcasına adeta ayağa kaldırdı. Yeni doğmuş bir çocuk gibiyken AHEP'i aldı, tabiri caizse bir bebek büyütür gibi büyüttü, o üniversiteye da bir çocuk gibi yürümesini öğretti ama koşmaya gelince AHEP Mütevelli Heyeti Başkanlığı'nı elinden aldılar. Üniversite Mütevelli Heyeti Başkanlığı'nı bir gecede onun elinden alıp, turizmci bir isme verdiler. O gün Adem Murat Yücel'in AHEP'te başarılı çalışmalarını Alanya ve Türk eğitim camiasına duyurmasını istemediler, buna izin vermediler. O gün Adem Murat Yücel'e vefasızlık yaptılar, ona karşı ayıp ettiler. Çünkü Adem Murat Yücel'in o üniversitede Mütevelli Heyeti Başkanı olması onlar açısından da riskti. Çünkü Yücel'i başarısı onları kıskandırdı, resmen çatlamalarına da neden oldu. Ama Yücel'in o gün görevinden uzaklaştırılması yönünde karar verenler bugünlerin hesabını yapamadılar, Cumhur İttifakı çatısı altında birleşeceklerinin hesaba da katamadılar. Ayak oyunlarıyla Yücel'in o dönem görevden uzaklaştırılması için karar verenlere bazı sorular yöneltmek istiyorum. O gün Yücel'i görevden uzaklaştırdınız ama Yücel'den sonra üniversitede ne değişti? Üniversiteye ek bir bina mı inşa ettirdiniz, yoksa bir rektör ataması mı yaptırdınız? O değişim ile üniversitedeki maddi krizi mi çözdünüz? Alanya Hamdullah Emin Paşa (AHEP) Üniversitesi'nde Yücel'den sonra ne değişti veya ne değiştirebildiniz? AHEP Üniversitesi, ilk öğrencileri mezun etti, diplomalarını da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu verdi. Görevden uzaklaştırdıkları Adem Murat Yücel o törende yoktu. O törene Yücel'in katılmamasını da haklı buluyorum. Çünkü ayağımın altına sabunu koyanlar ile aynı çatıda birleşmek, bütünleşmek ve buluşmayı sadece Yücel değil onun yerine kim olsa istemez ve istemeyecektir de. Herkesin bir onuru ve şerefi varsa Adem Murat Yücel'in de bir onuru ve şerefi var. Yücel de elbette tepkisini ortaya koyup, yeri geldiğinde yumruğunu da sert bir şekilde masaya vuracak. O bu şehrin Belediye Başkanı. Yücel gibi hertürlü fedakarlığı yapan, üniversitenin maddi sorununu çözen bir insanı Mütevelli Heyeti'nden uzaklaştırdınız ve o da diploma törenine katılmadı. O katılmadı diye diploma töreninde ismini telafuz edip, üniversite için yaptıkları hizmetlerden ötürü bir kuru teşekkür etmek de zor geldi o törene katılan ve kürsüde konuşan kişilere. O kürsüde konuşan Dışişleri Bakanı, Yücel'e teşekkür etmeyi unuttu, Vali Bey de unuttu diyelim. Mütevelli Heyeti Başkanlığı'na ayak oyunlarıyla gelen Hilmi Tokuş unuttu diyelim ama Rektör Bey de mi unuttu? Herkesin unutmasını anlarım ama Rektör Bey'in unutmasına bir anlam veremiyorum. Çünkü maaşını alamazken imdadına yetişen Adem Murat Yücel'i törende nasıl unutur da bir teşekkür etmez veya etme zahmetinde bulunmaz. Keşke ama keşke birazcık vefalı olsanızda Adem Murat Yücel'e de bir kuru teşekkür etseydiniz olmaz mıydı? Gerçi sizler Vefa'nın İstanbul'da bir semt adı olduğunu biliyorsunuz ama insan için vefanın ne anlama geldiğini bilmiyor olabilirsiniz. Bir sözcüğe bakıp, vefanın ne olduğunu öğrenmenizi öneriyorum. Bu üniversitede Bakan Bey'i emeği var ama Adem Murat Yücel'i de o emeklerini unutamayız. Bu anlamda o üniversitenin kurulmasında katkısı bulunan Bakan Bey'e ve üniversiteyi maddi yönden ayakta tutan AHEP'in o dönemki Mütevelli Heyeti Başkanı ve Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel'e teşekkür ediyorum. İyiki varsınız, iyiki üniversitemiz bugün yaşıyor.