AK Parti Antalya Milletvekili Sena Nur Çelik, "40 yıl plan yaparlar da bir Ömer Halisdemir gelir bütün tuzakları başlarına çalar, ince ince hesaplasalar da zulmü, bir Recep Tayyip Erdoğan gelir bütün hesapları bozar" dedi 15 Temmuz darbe kalkışmasının yaşandığı gece Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) bulunan ve hain bombalara rağmen meclisi terk etmeyen Milletvekillerinden sadece birisi olan AK Parti Antalya Milletvekili Sena Nur Çelik, "15 Temmuz gününü vatanımızın bütünlüğüne, birlik ve beraberliğine kast eden hainlere karşı destansı bir direnişle tarihe kazıyan aziz milletimizin Demokrasi ve Milli Birlik Günü kutlu olsun. ‪Bu ülkede doğan herkes kendisinden önce doğanlardan “hür yaşama iradesini” miras almıştır. Bu kutsal miras, son nefesini Türkiye’nin göğsü genişlesin diye veren şehitlerimizin mirasıdır. Bu yüzden ülkemizin kuruluş manifestosu olan İstiklal Marşı’nda şair “Ben ezelden beri hür yaşadım, hür yaşarım” der… İşte 15 Temmuz gecesi ezelden beri hür yaşamanın ilahi bir tecellisidir. Bunu bu ülkenin çocukları doğdukları günden beri bilirler, düşmanları ise ancak zelil olduklarında öğrenirler. Şimdi bütün dünya soruyor; nasıl oldu da sivil bir halk, silahsız bir şekilde, askeri bir darbeyi durdurmayı başardı? Bu sorunun cevabını ancak bağımsızlığı namusu olarak gören bir milleti tanıyanlar verebilir. Çünkü İstiklal harbinin nasıl yapıldığını bilenler için 15 Temmuz destanı hiç şaşırtıcı değildir" dedi. Çelik sözlerini şöyle sürdürdü: "'Ya ak kefendir bize memleket ya al bayraktır gönderde' demek ne anlama gelir oradan başlamak lazım 15 Temmuz’u anlatmaya. Düşman kuşatması altında atacak tek bir mermisi yiyecek bir lokma ekmeği kalmayan Anteplilerin, kaleye neden beyaz bayrak yerine ak kefen çektiklerini anlayanlar için 15 Temmuz’da okunan salalar göklerden gelen bir anlam taşır. Tokat’ın 15’li delikanlılarının, hayatlarının baharını memleketin kışını dindirmek için feda ettiğini bilenler, köprüde “eve erzak almaya değil vatana sahip çıkmaya geldik” dedikten sonra şehit olan 17 yaşındaki Batuhan’ı asla unutmazlar. O gece, kaderlerini bu ülkenin kaderine değil efendilerinin himmetine bağlayan, üzerine Türk askeri üniforması giymiş ancak başka güç odaklarına hizmet eden bir alçaklar sürüsü bizleri teslim almak istedi. Ezelden beri kanımızda taşıdığımız hür olma tutkusunu ilelebet bizden çalmak için harekete geçtiler. Üstelik bu ülkenin alın terinden damla damla birikenlerle alınan tanklarla, uçaklarla. İnsanoğlu böyle bir ihanete pek nadir tanık olmuştur. Fakat şunu unutmayın; tarih, tankları bedenleriyle, uçakları cesaretleriyle durduran, üzerlerine yüreklerinden başka muska takmayan, imanından gayri silahı olmayan böyle bir milleti de nadiren yazmıştır. Tüm kalbimle, tüm ruhumla diyorum ki bu dünyada bana verilen en büyük nimet bu milletin bir ferdi olmaktır. Ve bu millet kendisine, onu tarihin içinden çıkarıp yeni tarihler yazmaya götürecek bir lider seçti. İstiklal harbinde çelik zırhlıları durduran o iman ateşini bugün de kor alevler halinde harlayan bir lider…Bu millet karanlık bir gecenin göklerinden işgal edilmiş bir havalimanına, mutlak bir ölüm üzerine tüm heybetiyle inen cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın etrafında kenetlenip bu hayasız akını durdurdu. 15 Temmuz gecesi milletin evini, Türkiye Büyük Millet Meclisini bombaladılar. İstiklal savaşında bile bunu yaşamamıştık. Milletimiz sokaklarda mücadele ederken bizler de milletvekili arkadaşlarımızla beraber bombardıman altında yüce Meclisimizde nöbet tuttuk. Çok şükür o karanlık gece aydınlık bir Türkiye sabahına kavuştu. Çünkü bu ülkenin en karanlık zamanlarında birden ortaya çıkan kandiller gibi şehitlerimiz bir kez daha yolumuzu aydınlattı. Sessiz sedasız onurlu bir yaşantının mübarek köşelerinden sökün ettiler. Rabbinden başkasına hiç boyun eğmemiş, Türkiye’den başka vatan tanımamış, dünyaya tamah etmemiş, isimsiz, mütevazı, mahcup o güzel insanlar minarelerden yükselen selalarla birlikte zulmün üzerine yürüdüler. O andan itibaren çocuklarımızın geleceği, Türkiye’nin anlamı, bayrağımızın rengi, mazlumun gülümsemesi hep onları andıracak. Umut ederken onların hatırasıyla, zulme direnirken onların ilhamıyla, çalışırken onların tertemiz hayatlarıyla yürüyeceğiz bu hayat yolunu. Çünkü bu Türkiye demektir. Bütün umutların bittiği yerde yeniden başlamak, güçlüye değil hakka taraf olmak, yetimin başını okşamak, garibe merhamet etmek demektir.Alfabede harf kalmayana kadar terör örgütleri kursalar da nice hainler yetiştirseler de Türkiye’nin anlamı ilelebet galebe çalacaktır. 40 yıl plan yaparlar da bir Ömer Halisdemir gelir bütün tuzakları başlarına çalar, ince ince hesaplasalar da zulmü, bir Recep Tayyip Erdoğan gelir bütün hesapları bozar. Çünkü Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır."